Siege Perilous olayı,
X-Men’in tarihinde önemli olay zincirlerinden birinin parçasıdır. Uncanny
X-Men’de geçen X-tinction Agenda ve Muir Island Saga hikayelerinin başlangıç
halkasıdır. Bu olay zincirleri sonucunda X-Factor ve X-Men takımları yeniden
bir araya gelecek ve ilk kez Altın Takım ve Mavi Takım olarak iki X-Men
takımına ayrılacaklardır. Fakat bu olaylara gelmeden önce Siege Perilous
olayını ve eski X-Men takımının dağılışını bilmek gerekir.
Siege Perilous olayından
önce X-Men kadrosu şöyledir: Stormönderliğinde Wolverine, Colossus, Psylocke, Havok, Rogue, Dazzler ve Longshot. Madelyne Pryor
da tam olarak takımın parçası olmasa da o esnada X-Men’le birliktedir. The Fall
of Mutants hikayesinde kameralar karşısında kendilerini feda eder ve ölürler.
Fakat Roma onları geri getirir. Hazır bütün dünya hazır onları öldü bilirken X-Men
ölü kalmanın düşmanlarına karşı onlara avantaj sağlayacağına inanırlar.
Roma onlara Siege Perilous
denen bir mücavher verir. Bu mücevher kullanıldığı zaman bir portalın
kapılarını açmakta ve içinden geçenlere bambaşka kaderler yaşama şansı
vermektedir. Roma isterlerse hemen mücevheri kullanabileceklerini teklif eder.
Dünyanın başka bir yerine gider, bambaşka hafızalara sahip olur, bambaşka
hayatlar yaşayabilirler, fakat X-Men bunu kabul etmez. Roma yine de günün
birinde ihtiyaç duyabileceklerini söyleyerek mücevheri X-Men’de bırakır.
X-Men daha sonra
Avustralya’da küçük bir kasabayı mesken edinmiş Reavers denen yarı insan yarı
makine suçlu çetesiyle kapışırlar. Onları yeni Siege Perilous’tan geçirirler.
Yendikleri düşmanları öldürmekten ya da günün birinde kaçabileceklerini
bildikleri halde hapse atmaktan daha mantıklı bir yöntemdir kötü adamları
portaldan göndermek. Sonra X-Men takımı kasabaya yerleşir ve bir süre orada
kalırlar. Kasabanın hemen dışında, bütün gün hiç konuşmadan oturan, Gateway
dedikleri yaşlı bir Aborjin vardır. Gateway’in gücü, gitmeleri gereken yere
portal açmaktır ve dünyanın diğer ucunda olma problemini böylelikle çözmüş
olurlar. Roma’nın onları yeniden hayata döndürürken yaptığı bir diğer güzellik
de onları her türlü elektronik alete karşı tamamen görünmez kılmaktır. Hiçbir
iz bırakmadan hayalet gibi kahramanlıklarını yapmaya devam ederler.
Bana göre bu noktada
X-Men takımı popüleritesini kaybetmeye başlamış ve Chris Claremont da bunun
farkına varmış olacak ki takımda komple yeniden yapılandırmaya gitmeye karar
vermiş. Tabi yeni bir X-Men kurmak için de önce eski takımdan kurtulmak
gerekir.
Önce Wolverine şahsi bir
iş için takımdan kısa süreliğine ayrılır.
Sonra Longshot hafızasını
araştırmak istediğini söyleyerek istifa eder.
Bir bölümde Mastermold’la
savaşırlar ve onu yenmek için Siege Perilous’u kullanmak zorunda kalırlar.
Mastermold portaldan geçerken Rogue’u da beraberinde götürür.
Sonra Havok yanlışlıkla
Storm’u öldürür. Ama aslında Storm ölmemiş, Nanny ve Orphan Maker’ın eline
düşmüş, çocukluğuna geri döndürülmüştür.
Madelyne Pryor ise zaten
Inferno olayında neticeye bağlanmıştır.
X-Men’den geriye sadece Havok,
Psylocke, Colossus ve Dazzler kalır.
Dört X-Men’in Savage
Land’de Zaladane’le uğraştıkları bir hikaye esnasında, Psylocke kehanet gibi
bir rüya görür. Kasabaya vardıklarında bütün takım arkadaşlarının öleceğini
görmüştür. Rüyasıyla ilgili kimseye bir şey söyleyemeden Gateway onları
kasabaya geri getirir.
Psylocke’un fazla vakti
yoktur ve gördüğü kaderden arkadaşlarını kurtarmak için hemen bir şeyler
yapması gerekir. Zihinlerini manipüle ederek onları Siege Perilous’tan geçmeye
ikna eder. Hatta bunu Havok’un fikriymiş gibi gösterir. Daha sonra Wolverine
kasabaya döndüğünde, kasabayı çoktan ele geçirmiş olan Donald Pierce ve
çetesine esir düşer. Jubilee’nin yardımıyla kaçıp Çin’e giderler.
Böylelikle X-Men takımına
bir anlamda “format atılmış” olur. Siege Perilous’tan geçen her X-Men ve geri
kalanının çoğunluğu çeşitli sebeplerde hafızasını kaybetmiştir.
Psylocke Çin’de The Hand’in eline düşmüş, bedeni ve zihni değiştirilmiş, Mardarin
için çalışan bir kiralık katil olduğuna inanmıştır.
Havok Genosha’ya düşer ve Genosha ordusunda Magistrate olarak hizmet etmeye
başlar.
Colossus New York’ta ünlü bir ressam olur. Mutant Katliamı’ndan sonra yeni Morlock
lideri olan Masque ve çetesiyle uğraşır.
Rogue hafızasını ve güçlerini kaybetmiş olarak kendini Savage Land’de bulur ve
orada Magneto’yla ufak bir romantizm yaşar.
Storm da Nanny’nin müdahalesi yüzünden hafızasını kaybetmiş, kendini yine Kahire
sokaklarında yaşayan bir çocuk hırsız zannetmektedir. Shadow King’le uğraşırken
Gambit’le tanışır.
Dazzler ise şöhret hayatına geri döner. Bana göre zaten çok sönük karakterler olan
Longshot ve Dazzler uzun bir süre X-Men’de bir daha yer almazlar.
X-Men’in Siege Perilous’tan
geçip yeni kaderlere kavuşmasından kısa bir süre sonra Muir Adası’nda birtakım
olaylar gelişir. Moira McTaggert ve
adadaki bazı insanlar değişmeye, tuhaflaşmaya başlarlar. Storm’un yaşadığından
şüphelenen Forge, Banshee’yle birlikte, dağılan X-Men
takımını yeniden toparlamak üzere adadan ayrılırlar. Böylelikle bundan sonra
gelen en önemli iki hikaye dizisi, yani X-tinction Agenda ve Muir Island
Saga’nın temelleri atılmış olur.
Yorumlar
Yorum Gönder