Posterler, takılar, imzalı fotoğraflar, biblolar, frp malzemeleri,
kostümler, aktörler ve kurgu hayranlarının görmek isteyebileceği başka her şey.
Ve elbette her comic con’un olmazsa olmazı tonlarca çizgi roman.
Cardiff Film & Comic Con, 8-9 Kasım 2014
Kasım ayında Cardiff’te yapılan Comic con’a (şans eseri)
katılma imkanım oldu. Türkiye’deki üniversitelerde yapılan küçük çaplı comic con’lar
sayılmazsa, katıldığım ilk ciddi etkinlikti. Oldukça etkileyici olduğunu
söyleyebilirim. Çok renkli kostümler vardı. İngiltere programımda comic con’a
katılmak olmadığı için ben “Türk Turist” kostümüyle, yani günlük kıyafetlerimle
katıldım ve kostüm giymemiş sayılı insanlardan biriydim.
Arkadaşlarım Londra’da yapılan comic con’lara kıyasla
Cardiff’tekinin çok daha ucuz olduğunu söylediler. Posterler £4-5, iğneli rozetler
£1-2, imzalı fotoğraflar £25-50, takılar ve kolye uçları ise £2’den
başlıyorlardı. Arkadaşım Açlık Oyunları serisinin Ateşi Yakalamak filminde
kullanılan alaycı kuşlu cep saatini £8’e aldı. Ben alaycı kuş bakır kolye ucunu
£2’ye aldım. Frodo’nun Sting’inin birebir kopyası £30’a gitti ve Narsil, Buz,
Glamdring gibi diğer ünlü kılıçlar da sadece £80-100’den başlıyorlardı. Ve
çizgi romanlar… Yeni yapımların tanesini £1-2, eskilerinin ise 4 tanesi £2’ye almak
mümkündü. Çizgi roman çizerleri ve yazarları da yeni projeleriyle
katılmışlardı. Son projelerini imzalı satıyorlardı.
Konuklar
Cardiff’te yapılacak comic con’un temasının ne olmasını
beklerdiniz? Tabi ki Doctor Who!
Doctor Who dizisinin birkaç eski ve yeni oyuncusu
konuklar arasındaydı. Yedinci Doktor Sylvester McCoy (aynı zamanda Hobbit’ten
Boz Radagast) ve On Birinci ile On İkinci Doktor’un yardımcısı Jenny Flint’i
canlandıran Catrin Steward oradaydı. Harry Potter’da Dudley Dursley’i
canlandıran Harry Melling epey kilo vermişti. Game of Thrones’tan da iki aktör
vardı: Lysa Arryn’i canlandıran Kate Dickie ve Sir Loras Tyrell’i canlandıran
Finn Jones. Khal Drogo ve Melisandre’nin de gelmesi planlanmış, fakat son anda
iptal etmişler.
Kahraman Şövalyemiz
En çok ilgiyi Finn Jones’un çektiğini söyleyebilirim.
Yakışıklı aktör son derece sıcakkanlı ve arkadaş canlısıydı da. Birlikte
bulunduğum eşlikçilerim (arkadaşımın arkadaşları) 14-16 yaş grubuna mensup,
birazcık ünlü ve epey yakışıklı biriyle tanıştıklarında ağlayıp bayılacak
heyecana sahip kızlardı. Hele Finn’le (evet ona adıyla hitap edecek samimiyeti
edindik) yaşadığımız o küçük olaydan sonra kızları toplamak epey zaman aldı…
Olay söyle gelişti; bizim kızlardan biri bir anime karakteri
olarak giyinmişti ve biraz uzakta onunla aynı kostümü giymiş başka birini daha
gördük. İçimizden birisi gidip ikisinin birlikte fotoğraf çekilmesinin eğlenceli
olacağını ortaya attı, fakat bizim kız gidip tanımadığı insanlarla konuşmak ve
fotoğraf çekilmek konusunda biraz utanıyordu (halbuki ne var, “Hacı pişti
olmuşuz, hadi fotoğraf çekilelim’ diyeceksin o kadar). Biz de onu gaza
getirmeye çalışıyoruz, kızım git işte bir fotoğraf çekilebilir miyiz diye sor,
ne var bunda diye. Yapabilirsin, hadi yapabilirsin derken Finn de oradan
atlamasın mı, ‘Evet, evet, hadi yapabilirsin,’ diye (O esnada Finn’in masasının
yakınında takılıyorduk, çünkü içlerinden biri imza istemek için cesaretini
toplamaya çalışıyordu).
Neyse kızlar Finn’in gazıyla kıkırdayarak hedeflerine doğru
ilerlerken, Finn bana ‘Peki ne yapmaya çalışıyorlardı?’ diye sordu. Açıkladım.
O esnada bizim kızların yarı yolda gazı mı bitti ne olduysa yine duraklamış
utanma sıkılma moduna girmişlerdi. Finn bizimkilere baktı, diğer kopyacıya
baktı. Masasından kalktı, önce bizim kızların yanına… ‘Şunlarla mı fotoğraf
çekilmek istiyorsunuz?’ dedi babacan bir tavırla. Bizim kızların dönüp bir anda
Sir Loras’la burun buruna gelince ne moda girdiklerini anlatmama gerek yok
herhalde, ama her nasılsa bir evet yanıtı çıkarabilmişler demek ki. Finn daha
sonra aynı kostümü giyen kızın arkadaş grubuna gitti (o grupta da aynı etkiyi
yaratarak). Kızları kollarından tutup bizim grubun yanına getirdi, ‘hadi
tanışın, fotoğraf çekilin, benim masama dönmem gerek, ama sonra bana da uğrayın’
dedi ve gitti (Game of Thrones aktörü, bizi habire çaya çağıran komşumuz Ayten
Teyze misali hadi sonra bana da uğrayın dedi, üstelik gittiğimizde kurabiye de
ikram etti, Ayten Teyze’ninkilerden de güzeldi yani).
Nihayetinde fazla büyük bir etkinlik olmadığı için
kalabalıktan bunalmayacağınız, yine de oldukça renkli geçen bir comic con idi.
Ünlü misafirler, etkinlik daha sakin geçtiği için hayranlarıyla daha samimi
sohbet edebiliyorlardı. Sylvester McCoy ile Boz Radagast’ı canlandırırken
kafasına taktığı kuş kakaları hakkında uzunca bir sohbet etme imkanımız oldu. Kendi
aramızda ‘en çok kostümlüyle fotoğraf çekilmece’, ‘Game of Thrones’tan on
karakterle fotoğraf çekilmece’, ‘Avengers/Justice League takımlarını tamamlamaca’
gibi ufak yarışmalarla da daha eğlenceli hale getirdik.
Yorumlar
Yorum Gönder