Korku türünde yazılmış,
bir çizgi roman The Strain. David Lapham yazmış, Mike Huddleston çizmiş, Dark
Horse yayınlamış, bize de okumak düşer. Hikaye, Guillermo Del Toro ile Chuck
Hogan’ın yazdığı aynı adlı roman üçlemesinden uyarlanmış. 2014’te yayınlanmaya
başlamış aynı adlı televizyon dizisi de var.
Konusu şöyle: Hava
alanına iniş yapan Boeing 777 numaralı uçak, inişten hemen sonra kuleyle bütün
iletişimini keser. Uçağın tüm pencereleri kapalı ve kapıları kilitlidir.
Hastalık kontrol biriminden Dr Ephraim Goodweather araştırması için çağırılır.
Derken kapılardan biri kendi kendine açılır. İçeri giren hastalık kontrol
görevlileri ve polisler bütün yolcuları koltukların ölü vaziyette bulurlar.
Yalnızca üç kişi hayattadır ve onlar da neler olduğuna dair hiçbir şey
hatırlamazlar. Ve sonra uçakta başka bir şey daha bulurlar…
Çizgi romana genel olarak
korku ve gizem havaları hakim. Hikaye sürükleyici ve merak uyandırıcı. Çizimler
çok sade, ama gayet akıcı ve göz yormuyor. Çabuk çabuk okunmasını sağlıyor. Yalnız kanlı ve belki tiksindirici bulunacak sahneler var, uyarayım. Serinin 24 bölüm sürmesi planlanmış. TCC takımı ilk bölümlerini Türkçe olarak
çevirip yayınlamaya başlamış.
Ufak bir öneri, eğer
korku filmlerinden ve korku temalı diğer şeylerden çabuk etkileniyorsanız
yalnız başınıza okumasanız daha iyi olabilir derim. Ben bu çizgi romana evde
yalnızken başlamak gibi bir hata yaptım. Tamam hadi korku filmlerinden çok
çabuk etkilenirim, ama çizgi romandan da etkilenmem herhalde arkadaş hıh
demiştim. Okurken her şey gayet güzel, bir sıkıntı yok. Sonra ayıptır söylemesi
cips almak için markete çıkmaya karar verdim… Her ne hikmetse sokak lambaları o
gün bozulmuş, sokak zifiri karanlık. Saat öyle çok geç de değil, akşam 8 falan
ancak ama etrafta kimsecikler yok. Caddeye ulaştığımda, normalde karşıdan
karşıya geçemeyeceğiniz caddede tek bir araba bile yok. Markete girene kadar
etrafta hiçbir canlı göremedim desem yeridir. Anormal bir ıssızlık ve
sessizlik var, ne bir araba ne bir insan hiçbir şey yok, sadece karanlık bomboş sokaklar... Market de kapalı ya da içerisi boş olsa herhalde çığlık atıp
amaçsızca koşmaya başlardım diye düşünüyorum. Dahası, dönüşte yeniden bizim
sokağa girdiğimde, sokağın karşısından bana doğru gelen ve başı öne eğik
şekilde ve aşırı yavaş yürüyen bir adam gördüm. Kendimi eve atana kadar nasıl
bir gerilim yaşadım anlatamam. Kısacası ben çizgi romanın korku unsurunu
işlemesini gayet başarılı ve etkili buldum. İnanmıyorsanız cips almaya çıkın!
Uzun zamandır merak ettiğim bir çizgi romandır The Strain; lakin bir türlü başlama fırsatı bulamadım. Okuma listemde de bir hayli gerilerde duruyor önceliklerim nedeniyle. Acaba öne alsam mı diye çok düşünmüştüm; ama o da olmadı.
YanıtlaSilGel gelelim bana konusu, geçenlerde yayınlanan bir Batman Detective Comics hikayesini anımsatıyor. İki bölümlük hikayede aynı şekilde hava alanına iniş yapan bir uçağın kapıları açıldığında uçaktaki herkes ölü olarak koltuklarında bulunuyorlardı ve hastalık kontrolden önce orada olan Batman'de hava alanındaki tüm diğer insanlar gibi bu uçaktaki hastalıktan etkileniyordu.
Tam olarak hangi sayı olduğunu hatırlayamıyorum şu anda; ama o da mutlaka okunması gereken bir Batman hikayesiydi.
Strain'i de listemde sıra geldiğinde okuyacağım. Teşekkürler Eda. :)
O söylediğin Batman hikayesini merak ettim. İsmini hatırlayabildin mi? Kesinlikle okumak isterim.
YanıtlaSilDetective Comics 35. ve 36. sayılar Terminal isimli Batman dedektiflik hikayesi. New 52 serilerinden... :) Okursan yorumlarını beklerim. :)
YanıtlaSil